Tutkumuz Yerel Mahsule Değer Katmak
Hiçbir Yapay Katkı ve Koruyucu İçermeyen; Temiz Beslenmeye Uygun Temiz Üretim
Glütensiz, Vegan, Laktozsuz, Rafine Şekersiz Beslenenler için Değerli Alternatifler
Tüm Dünyada Geçerli Gida Güvenliği ve Kalite Sistem Sertifikalari ile Garantilenmiş Bir Kalite Anlayışı
Sofralarınıza Keyif & Hayatınıza Güzellik Katan Ürünler
Rekabet Değil, İşbirliği!
Konvansiyonel gıda üretiminin verimini arttırmada kullanılan tartışmalı yöntemler hepimizi besinlerimizi seçmekte daha duyarlı hale getirdi. Artık market raflarından endüstriyel ürünler almak yerine, besinlerimizi yerinden, yöresinden getirtmek istiyoruz. Tarladan soframıza izini sürebildiğimiz, sağlıklı ürünleri doğrudan üreticisinden almayı tercih ediyoruz. Bu arayıştan hareketle, gıda alanındaki geçmiş 30 yıllık deneyimimize dayanarak, cennet Datça’daki çiftliğimizde ürettiğimiz ürünlerimizi sizlerle paylaşmaktan mutluluk duyuyoruz.
Datça'nın bulunduğu, tarihi Doria yarımadası bir kılıç gibi denize uzanarak, Ege ve Akdeniz'i birbirinden ayırırken; çok özel bir mikro-klimaya da ev sahipliği yapmaktadır. Bu özel iklim, bir çoğu endemik olmak üzere yöreye özgü birçok farklı ürünün yetişmesine olanak sağlar.
36 farklı çeşit endemik badem türüne hayat veren Datça, Türkiye’nin gerek badem üretim hacmi; gerekse üretilen bademin lezzeti ve kalitesi açısından en önemli bölgesi olarak bilinir. Bunların en önemlisi, Dünya'da sadece Datça'nın belli bölgelerinde yetişebilen, coğrafi işaretli Nurlu Bademdir. Nurlu Badem çok az bulunabilen, bu sebeple de Datça'nın dışına çıkamayan bir badem türüdür.
Kocamaar ailesi olarak, yörenin bademine değer katmak ve bademin her halini sofralarınıza sunmak en önemli misyonumuz. Nurlu badem başta olmak üzere, Mart’ta sınırlı sayıda çağla; temmuzda ise taze badem tek tıkla çiftliğimizden kapınıza gönderiyoruz. Yıl boyunca, Türkiye’de ilk kez yerli olarak ürettiğimiz, badem sütünden; badem ununa ve badem ezmesine; bademin lezzetini ve sağlığını hayatınızın farklı alanlarına taşıyacak, birbirinden güzel ürünlerle kalplerinizi fethetmek niyetindeyiz.
Bademin yanı sıra domatesten, çileğe, incire kadar, Datça'ya ait onlarca çeşit yerel ürüne ve yine yöremize yakın coğrafyaların da unutulmaya yüz tutmuş ya da endüstriyel üretimin pençesine düşmüş, parfümlük Isparta gülü, lavanta gibi özel ürünlerine de değer katmak misyonumuz. Bizim gibi konvansiyonel olmayan girişimlerin Türkiye’nin her yerinde artması ile yerel lezzetlerin korunabileceğine inanıyor ve Türkiye’nin her yerinden bilinçli çiftçilerimizin bu akımı geliştirmesini diliyoruz.
Başlıca prensibimiz, her türlü yapay aroma, renklendirici, koruyucu katkı maddelerinden uzak bir üretim. Ürünlerimizin raf ömürlerini uzatmak için koruyucu kullanmak yerine; pastörizasyon, turşu kurmak, kurutmak ve bunlar gibi geleneksel yöntemlerden faydalanıyoruz. Temeli gelenekselden alan, ama bunu bilimsel yöntemlerle formüle eden üretim tekniğimiz belli bir standardı korumamızı sağlıyor. Yöreye özgü, unutulmaya yüz tutmuş lezzetleri öne çıkarmayı kendimize amaç edinmiş bir çiftlik olarak. yapay aroma kullanmaya kesinlikle karşıyız. Bizden aldığınız her ürünün içeriğinin doğal ürünlerden oluştuğunu garanti ederiz.
Çiftliğimizde ürettiğimiz tüm ürünlerimiz glutensiz ve laktozsuzdur. Yine tüm ürünlerimiz vejeteryandır. Bal, bal içeren ürünler ve tarhana haricindeki tüm ürünlerimiz vegan beslenmeye uygundur.
Üretimini işletmemizde yaptığımız tüm ürünler içerik olarak glutensiz hammaddeler kullanılarak üretilmektedir. Ürün portföyümüzde bulunan atalık tohumlardan elde edilen gluten içeren veya içermesi muhtemel ürünlerimiz adımıza yerlerinde paketlenmekte, muhtemel bulaşmayı önlemek maksadıyla işletmemizde ayrı bölümlerde depolanmaktadır.
Bu sayede ürünlerimiz gluten ve/veya laktoz intoleransı olan tüketicilerimiz için de uygundur. Öte yandan tüm ürünlerimiz vejeteryan beslenmeye uygun olup, bal, bal içeren ürünler ve tarhanalarımız haricindeki tüm ürünlerimiz vegan beslenenler için de uygundur.
Ürün portföyümüzün büyük çoğunluğu rafine şeker içermez. Özellikle tatlıyı seven, ama rafine şekeri bırakmış olan ya da azaltmaya çalışan kimseler için alternatif tatlı ihtiyacını karşılayan şeker ilavesiz reçel, keçiboynuzu ürünleri, bal, badem kreması gibi ürünler, lezzetlerini rafine şekerden değil, meyve bazlı doğal kaynaklardan almaktadır.
Badem sütü, son yıllarda, çeşitli beslenme alerjileri olan kişiler ve farklı beslenme trendlerini takip eden kimseler tarafından, tüm dünyada son derece önemli bir gıda alternatifi haline gelmiştir. Badem sütü ayrıca, doğal olarak düşük yağlı ve düşük kalorili olması nedeniyle; fazla kilolar ve obezite ile savaşta ya da sadece daha sağlıklı beslenmek isteyen kitleler tarafından tüm dünyada tüketilen lezzetli bir içecektir. Sadece içecek olarak kullanılabileceği gibi, badem sütünden yapılan farklı tarifler de, hem laktoz intoleransı olan kimseler; hem de hayvansal hiçbir ürün tüketmeyen veganlar tarafından tüketilebilmektedir.
Çiftliğimizi kurduğumuz ilk zamanlardan bu yana badem sütünü sizlere en saf haliyle ulaştırmak için çalışıyoruz. Ilk 3 sene boyunca Türkiye’nin ilk ve tek katkısız pastörize badem sütünü ürettik ve Türkiye’nin dört bir yanına ulaştırdık. Ancak pandemi sürecinde uzayan kargo süreleri, ömrü kısa olan ve soğuk zincir gerektiren bu ürünümüzü sizlere ulaştırmamızı engelledi. Biz de bir ürün hayal ettik, hem katkısız olsun, hem pratik olsun, hem de ömrü uzun olsun, kolayca kargolansın istedik. Ve tabii badem sütünün ürettiği kadar çok atık üretmesin, geri dönüştürülebilsin istedik. Bu sürecin sonunda türünün ilk ve tek örneği olan Badem Sütü Konsantresi ortaya çıktı. Badem Sütü Konsantresi evinizde kolayca katkısız ve sağlıklı badem sütü yapmanızı sağlayan yenilikçi bir üründür.
Badem unu da özellikle yulaf, buğday, arpa tüketemeyen glütene duyarlı kimseler için son derece değerli ve lezzetli bir un alternatifidir. Bu undan yapılan hamur işlerini glütene duyarlı kimseler gönül rahatlığı ile tüketebilirler. Badem ülkesi olmamıza rağmen, uzak yollardan gelen, uzun ömürlü konvansiyonel badem unları yerine; sizler için güzel ülkemizin badem deposu Datça’nın lezzetli bademinden, mis kokulu “Badem Unu”nu üretiyor olmaktan gurur duyuyoruz.
Kocamaar çiftliğini kurmak üzere yola çıkarken, kendi yemek isteyebileceğimiz nitelikte ve özgün ürünler üretmeyi kendimize hedef edinmiştik. Bundan önce sağlıklı gıda sektöründeki 30 yıllık tecrübemizde olduğu gibi, şimdi de en yüksek kalite standartlarını uygulayarak, belli prensipleri takip ederek, yalnızca temiz ve değerli içeriklerden üretim yapmak tutkumuz.
Tüm bu anlayışı ve üretim felsefesini; dünya arenasında geçerli olan kalite sistem yönetimi ve gıda güvenliği sertifikaları ile standart ve denetlenebilir hale getirmeyi amaçladık. Sahip olduğumuz ISO 9001:2015 ve ISO 22000:2005 kalite, izlenebilirlik ve ürün güvenliğini konusunda dünyaca geçerli kalite kriterlerini ifade eden sistemlerdir. Bağımsız akredite kurumlar tarafından sertifikalandırılır ve düzenli olarak denetlenir.
Bahçemizde bulunan badem ve zeytin ağaçlarının bakımı “iyi tarım” prensiplerine göre yapılmakta olup her yıl mahsul olup/olmama durumuna göre sertifikalandırılmaktadır. Bunlara ilaveten, işletmemiz aynı zamanda “organik ürün” işleme konusunda da sertifikalandırılmıştır. Sertifikalar tabii ki önemli; ancak üreticinin felsefesiyle bütünleşmedikçe çok da anlamlı olmadığının farkındayız. Biz Kocamaar ailesi olarak, sertifika koşullarını ve bunun ötesinde yapabildiğimizin en iyisini sağlamayı, zaten bu işe başlamadan önce, sertifikalardan bağımsız olarak kendimize felsefe edinmiştik. Burada oluşumuzun sebebi de bu yaklaşımımızdır.
Bizler herkesin sofrasına lezzetli ve sağlıklı gıdalar koyma hakkı olduğuna inanıyoruz... Uzun sofralara, neşeli, kalabalık aile ve arkadaş yemeklerine de... Hayatı kutlamak için bahaneler bulmaya, en lezzetlinin peşinde koşmaya, hayattan tat alabildiğimiz için şükretmeye de ...
Aileyle ve dostlarla geçirilen zamanların en değerli anlar olduğuna inanıyoruz. Bu yüzden, o değerli anlara keyif katacak ve hatta insanların sofralarına koymaktan gurur duyacakları kadar iyi ürünler yapmayı amaçlıyoruz. Bir ürünü nihai ürün haline getirirken, konumuz yalnızca lezzet ve güvenlik değil elbette... Ürünlerimizin ruhunuza hitap etmesi de bizler için önemli... Ambalajının ötesinde, ürünün kendisinin 5 duyunuza ulaşabilmesine ve kalbinizde heyecan yaratmasına çalışıyoruz... Bir hafta sonunuzun, bir aile kutlamanızın ya da hayatınızda önemi olan, anlam taşıyan herhangi bir anın bir parçası olabiliyorsak ve sofranızda bir fark yaratabiliyorsak, ne mutlu bize!
Yerelliğin korunması ve sofralarımıza iyi ürünlerin gelmeye devam edebilmesinin, özellikle küçük işletmelerin rekabetinden çok; işbirliğinden geçtiğine inanıyoruz.
Satış sitemizin asıl amacı size kendi çiftliğimizin ürünlerini ulaştırmak olsa da; bu yola çıktığımızda, yolumuz işine tutkuyla bağlı, çeşitli alanlarda uzmanlaşmış bir sürü farklı kişi ve çiftliklerle kesişti. Bizde olmayan, ama onların çok iyi yaptığı birbirinden güzel yerel ürünlerle karşılaştık. Bir ürünü nihai ürün haline getirirken, konumuz yalnızca lezzet ve güvenlik değil elbette... Ürünlerimizin ruhunuza hitap etmesi de bizler için önemli... Ambalajının ötesinde, ürünün kendisinin 5 duyunuza ulaşabilmesine ve kalbinizde heyecan yaratmasına çalışıyoruz... Hepsi işini idealizm derecesinde iyi yapan ve bizim gibi yerelliğe inanan bu kuruluş ve kişilerle işbirlikleri yaparak evinize ve sofranıza en iyileri getirmeye devam edeceğiz.
Bu işbirliklerinin içinde özellikle atalık tohumlardan gelen ürünlerimizi sizlere buluşturmak bizim için önemliydi. Çünkü kökü, tarımın ana vatanı Anadolu’da olan atalık tohumlarımızın, hem toprağımızın, hem de insanlarımızın sağlığı için hayati önem taşıdığına inanıyoruz. Binlerce yıldır değişen koşullara uyum sağlayarak günümüze ulaşmayı başarmış güçlü tohumlar olan atalık tohumlar, bu yönüyle yaşamın sürdürülebilirliği açısından birer genetik hazinedir.
Tek seferlik tohumların egemenliği, Anadolu çiftçisinin yüzyıllardır babadan oğula aktardığı atalık tohumları yok olma noktasına kadar getirdiyse de; son yıllarda ortaya çıkan bir çok farklı hastalıklar, alerjiler, intoleranslar; hibrit tohumlarla beslenmenin hayat kalitemize doğrudan etkisini yavaş yavaş farketmemize neden oluyor. Bu tip hastalıklarla baş etmenin en temel çözümü beslenme ve hayat tarzı değişikliklerinden geçiyor. Her toprağın kendi yerli tohumundan elde edilen mahsullerle, temiz içerikli bir beslenme ihtiyacının, bu tohumlara olan ilgiyi arttırması adını hiç duymadığımız, bir çok türün yeniden hayata dönmesini sağladı. Yerel tarım ve atalık tohumlar, biz üreticiler işbirliği yaptıkça korunacak, gelişecek ve çoğalarak sofralarınıza gelmeye devam edecek.
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.
İnternet sitemizden en verimli şekilde faydalanabilmeniz ve kullanıcı deneyiminizi geliştirebilmek için çerezler kullanıyoruz. Çerez kullanımını tercih etmiyorsanız tarayıcınızın ayarlarından çerezleri silebilir ya da engelleyebilirsiniz.